Kur’an’da “ihtiyaçtan fazlası (afv)’nı” vermek

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

…Kur’an’daki vermekle ilgili kullanılan kavramların birçoğu, fazlalaşmak, fazla olmak anlamına geliyor. Mesela:

[Zekâtı veriniz]: yani fazlalaşanı veriniz.

[Ribadan uzak durunuz]: yani fazlayı almayınız. Yüz lira borç veriyor, bir ay sonra yüzeli lira getir diyorsun, o fazlalığı alma diyor.

[Kenz yapmayınız] yani fazlalaştırma, biriktirme (kenz)  diyor. Fazla olanı üzerinde tutma diyor.

Bazıları afv’ı, verebildiğiniz kadar, bağışlayabildiğiniz kadar verin diye çeviriyor, doğru bir çeviri değil.

Kenzribafaiz, zekat, afv, i’ta, hasen, birr, it’am gibi, Kur’an’da verme-alma ilgili on sekiz kavram var. Hepsi de fazlalaşma ile ilgilidir. Mesela hayr, kendi özgür iradesi ile vermek demek. İnfak bir şeyi mülkiyetinden çıkararak vermek demek. Vakf, geliri bağışlayarak vermek demek.

Kur’an’da bir kavramlar var, bir de konular var. Birkaç kavram bir araya gelerek konuyu oluşturuyor. Mesela verme konusu: zekât, infak, sadaka, hayr, afv, i’ta 

Böyle böyle 18 tane verme kavramı var, bunlara konu diyoruz, verme konusunun oluşturan kavramlar. Adalet konusunu oluşturan kavramlar var keza. Yaratma kavramı 22 tane mesela. İnsanlar arasındaki sosyal meselelerle ilgili kavramın en çok olduğu konu bu, verme konusu. Adaletle ilgili 11-12 tane, verme ile ilgili 18 tane

Paylaşım dediğimiz verme konusunda Kur’an, bütün kavramları kullanmış. Dolayısı  ile Kur’an’ın esas konusu paylaşmak. Mesela hayr, kendi özgür iradesi ile vermek demek, infak, mülkiyetinden çıkarıp başkasına vermek demek; afv da fazlalaşanı vermek demek.

…Senin elindeki ihtiyacından fazlası için öbürü kıvranıyor! Senin elindeki ihtiyacından fazlasından dolayı, öbür adam karısıyla her gün kavga ediyor! Karısı her gün, kirayı ödeyemedik, faturaları ödeyemedik diyor, onları boşanma noktasına getiren şeyden, senin elinde on kat fazlası var ve öylece bekliyor! Bırak dinî, İslamî gerekçesini, bunun ahlâki gerekçesi nedir?

O halde, herkes ihtiyacını alsın, ihtiyacını gidersin, ihtiyacından fazlasını, olmayan mümin kardeşi ile paylaşsın diyor, benim Kuran’dan anladığım budur. Ve bu, insanı sefalete düşürecek bir şey de değildir. Kur’an, elinizdekini verin, sonra da dilenir hale gelin der mi hiç, böyle bir şey olabilir mi?

… Fazla olanı vereceksin. Ayetin anlattığı budur. Hem bu Bakara 219. ayet belirsizliği gidermek için gelmiş. Peygamber sürekli verin, paylaşın deyince kime ne kadar vereceğiz soruları sorulmaya başlanmış.

Önce “kime” vereceğimizin cevabı gelmiş:

Bakara 215: “Sana kime vereceklerini soruyorlar. Onlara söyle: Kendi özgür iradenizle (hayr) anne-baba, garipler (agrabîn), yetimler (yetemâ), yoksullar (mesâkîn) ve sokakta kalmışlar (ibnu’s-sebil) ile elinizdekileri paylaşacaksınız (infak). Allah yapacağınız her hayrı biliyor.”

Sonra “ne kadar” vereceğizin cevabı:

Bakara 219: “Sana ne kadar vereceklerini soruyorlar. De ki ihtiyaçtan fazla olanı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor, umulur ki düşünürsünüz”

Aynı soru kalıbıyla gelmesine rağmen bu iki ayet arasında ne fark var?

İlkinde kime, ikincisinde ne kadar verileceği açıklanıyor. Bağışlayabildiğiniz, verebildiğiniz kadarını (afv) deseniz bile bu üst sınırı değil; alt sınırı belirliyor.

Yani sizi sıkıntıya sokacak, kendi ihtiyacınız olan şeyi değil; fazlasını verin diyor. İhtiyaçtan fazlanız olmadığı halde onu da verip de kendinizi ve ailenizi sıkıntıya sokmayın diyor.

… Üstelik ayetin sonunda “Allah size ayetlerini böyle açıklıyor, umulur ki düşünürsünüz” diyerek…

Açıklamak sınır çizmek, limit koymak, belirsizliği ortadan kaldırmak demektir. Zenginin gönlüne bırakarak açıklama yapılmış olmaz. Asıl o takdirde bilirsizlik hiçbir zaman giderilmeyecek demektir. Peşpeşe iki ayet gönderip, sonunda işte böyle açıklıyoruz, kapalı taraf bırakmıyoruz demenin bir anlamı olmaz…

Alıntı: İhsan Eliaçık, 16.05.2016, Kur’an’da “ihtiyaçtan fazlası” (afv) ne demektir? makalesinden

Tamamı için:  http://www.adilmedya.com/kuranda-ihtiyactan-fazlasi-afv-ne-demektir/

Bir cevap yazın