Hiçbir beşerle Allah’ın (doğrudan) konuşması olacak şey değildir;(1) ancak O ânî ve içe tesir eden ilâhî bir ilham yoluyla (2) veya bir perde arkasından (3) yada (4) O’nun istediği şeyi yine O’nun izniyle bildirsin (5) diye bir elçi göndermek sûretiyle konuşur: Çünkü O aşkın ve yücedir, her hükmünde tam isabet sahibidir. [Şûrâ Suresi 51]
Dipnot: 1- Ayetin konusu Allah- peygamber ilişkisi değil, Allah-insan ilişkisidir. Zira âyette “hiçbir peygamber” denilmiyor, “hiçbir beşer” deniliyor.
Vahy, konuluşu itibarıyla “işaret dili, söz dışı bir yöntemle hızlı iletişim” anlamına gelir (19:11). İşaret, simge, sembolik dil, yalınkat ses, yazı vahyin araçlarındandır. Vahiy, kaçınılmaz olarak iki özelliğe sahip olmalıdır: süratlilik ve gizemli bir gizlilik.
Konuşma’nın bu türü uyku, uyanıklık ya da ikisinin ortasında aracısız kalbe ilka edilen saf ilâhi ilhamı ifade eder ( Râğıb). Vahyin bu şekli Musa’nın annesine vahiy gibi ilham ile, arıya vahiy gibi fıtrata nakş ile de gerçekleşebilir.
Vahiyde lafız-mana ilişkisi ve bunların mahiyetleri etrafında farklı görüşler ileri sürülmüştür ( Bunların derli toplu bir özeti için bkz: İbn Âşûr). Mâna ve lafzı birbirinden ayrı düşünmek, ruhu cesetten ayrı düşünmek gibidir.
Vahiy, mâna tohumunun kalp toprağına vasıtalı ya da vasıtasız ekilmesidir. Bu tohum orada lafız halinde yeşerir ve oradan da dile dökülür. Bu anlamda vahiy, başı gökte ayakları yerde ilâh bir hitaptır.
Ama her şeyden öte vahiy, kaynağı ve mahiyeti itibarıyla gaybi bir hakikat, hedefi itibarıyla akli bir gerçekliktir. Kaynağını mâna, hedefini lafız temsil eder. Vahye dair ayrıntılı tahliller için bkz: 53:4, not 2 99:5, not 6.
2- Hz. Musa’ya Tur’da geldiği gibi. Bu, ses ve kulak aracılığıyla alınan vahiy olsa gerektir.
3- Buradaki bağlacın tahyir değil tefsir olması durumunda, sonraki cümle bir öncekini açıklar. Bu durumda âyette Allah’ın insanla konuşması üç değil iki şıkla açıklanmış olur.
4- Birinci maddedeki vahyden ayırmak için üçüncüye îhâ denilmiştir.
5- Yani: Vahiy meleği Cebrail vasıtasıyla ilâh vahyi iletmek suretiyle… Allah rasulü’ne bu üç surette de vahiy gelmiş olmalıdır.
Allah’ın konuşmasıyla ilgili bkz: 2:253 4:164 7:143.
Birincisi görüntü ve ses olmaksızın doğrudan kalbe ilham ve ilka yoluyla,
ikincisi görüntüsüz olarak ses yoluyla (bunun Cebrail’in sesi olabileceğiyle ilgili bkz: 19:24 27:8 28:30),
üçüncüsü görüntülü ve sesli bir bildirim şeklinde anlaşılabilir.
Alıntı: Mustafa İslamoğlu