SORU: Bazı ayetlerin günümüze ne gibi etkisi var, anlayamıyorum! Mesela nebimizin hanımları ile ilgili ayetler veya O’nun evine gelen misafirlerin erken kalkmalarının istendiği ayetler… Bu gibi ayetlerin günümüze hiç etkisi yok; ama Kur’an’da varlar. Bunların hikmeti nedir?
Cevap: Bu ve benzeri Nebimizin özel hayatına ilişkin ayetlerde Resul (elçi) kelimesi kullanılmaz, Nebi kelimesi kullanılır. Bu durum resul ve nebi gibi son derece önemli iki kavramı doğru anlamamızı sağlar.
Maalesef meallerin hemen hepsinde bu fark gözetilmeden “peygamber” kelimesi kullanılır. Ancak resul kelimesinin geçtiği ayetlerde de peygamber kelimesi kullanılınca aradaki farkı bu meallerden görebilmemiz imkânsızlaşır.
Oysa Nebi Allah tarafından, seçtiği kişiye verdiği makamdır. Resul ise nebi olsun olmasın Allah’ın ayetlerini Allah’ın kullarına ulaştırma yani elçilik görevidir.
Nebi kelimesi ile Muhammed Aleyhisselamın insan yönü vurgulanır. Nitekim kendisine bazen çok sert bir dille yapılan ikazlar da nebi kelimesi ile gelir. Tahrîm suresinin ilk ayeti buna örnek gösterilebilir. Ancak Nebimizin resullük yaptığı sırada hata yapması imkânsızdır. Çünkü bu esnada Allah’ın ayetlerini doğru ulaştırmakla yükümlüdür. Bu sebeple Kur’an’da daima resule itaatten bahsedilirken nebiye itaat hiç görülmez. İşte bu gibi ayetler, bu iki kavramı birbirinden ayırma ve anlamamızda çok önemli ve özel yere sahiptirler.
(…)Bu ayetler Nebimizin kendisine ulaşan vahyi olduğu gibi ulaştırdığının da en büyük delilidir. Zira ilk bakışta sadece kendisini ilgilendiriyor gibi görünen ayetler bile Kur’an’da yerini almaktadır. Bu da demektir ki resûl sıfatı ile kendisine vahyedilen her şeyi insanlara tebliğ etmiştir.
Ayrıca şöyle bir düşünürsek Allah Teâlâ sadece o günkü insanları ilgilendiren bir şeyler bildirmek istediğinde ne yapacaktı?
Resûlullâh’a “bunu sadece bu insanlara bildir, Kur’an’a koymana gerek yok” mu diyecekti?
Eğer böyle demiş olsaydı Resûlullâh’ın Kur’an dışında başka bir vahiy daha alması, ancak onu sadece belli kişilere iletmesi gerekirdi.
Nitekim bugün Resûlullâh’ın Kur’an’dan başka bir de “gayrimetlüvv” dedikleri bir vahiy aldığını iddia eden ve bir kısım hadisleri bu şekilde görerek Resûlullâh’a Kur’an’a eşdeğer bir teşri (kanun koyma) yetkisi veren çevreler vardır.
Oysa risalet görevi gereği Resûlullâh aldığı vahyi tamamen herkese ulaştırmak zorundadır (Mâide, 5/67). İşte bu ve benzeri ayetler gayrimetlüvv vahiy diye Kur’an’dan ayrı bir vahyin olmadığının da en güzel delilidir. Resûlullâh, Rabbimizin vahyettiği her şeyi kimi ilgilendirdiğine bakmaksızın insanlığa tebliğ etmiş, bu da Kur’an’daki yerini almıştır.