Kur’an o gün de bugün de aynı. Peygamberimiz dönemindeki insanların en büyük avantajı peygamberimizin Allah’ın ayetlerini en güzel şekilde uygulayarak örnek olması ve inananlara bizzat destek olmasıydı.
Biri kalkıp dinde olmayan bir şeyi uydursa ya da birtakım iddialarda bulunsa peygamberimizin bunun dinde olmadığını söyleme ve inananları Allah’ın ayetlerinden hareketle doğru bir şekilde bilgilendirme imkânı vardı.
Ancak peygamberimizden sonra onun kadar bu türden uydurma ve iddiaları düzeltebilecek otoriteye sahip biri olamazdı. Dolayısıyla her ne kadar peygamberimizin etrafındaki gerçek inananlar din adına uydurulan şeyler ile mücadele etmişlerse de bir şekilde zaman içinde bu uydurmalar dinden zannedilmiş hatta peygamberimize ve yanındaki gerçek inananlara isnat edilerek çeşitli kitaplara girmiş ve günümüze kadar gelmişlerdir.
Her dönemin kendi içinde artıları ve eksileri vardır. Peygamberimiz zamanında inananların, ayetler inerken bizzat onları yaşayarak tecrübe etme imkânları vardı.
Biz bugün, bu destekten mahrumuz ancak peygamberimizden bize miras kalan Kur’an sayesinde din adına uydurulmuş şeyleri anlama, hak olan ile batıl olanı ayırma ve bu sayede Allah’ın gerçek dinini öğrenme imkânına sahibiz.
Özellikle Kur’an’ı alıp okuyabilmemizin, bilgiye ulaşmamızın ve farklı bilgileri dikkate alabilmemizin çok daha kolay olduğu bir dönemdeyiz.
Medya ve internet gibi araçlarla Allah’ın ayetlerini aynı anda milyonlarca insana duyurup hatırlatma ve farklı görüşleri dinleme imkânına sahibiz. Bunun yanında Kur’an’ın özellikle evren ayetlerini, modern bilimin ışığında, geçmişteki insanlardan daha iyi takdir etme ve anlayabilme şansına da sahibiz.
Alıntı: Emre Dorman, Allah’a öğretilen din sayfa 18-19