Ve bilmediğin bir şeyin peşinden gitme!(1) Çünkü kulak, göz ve gönül; bütün bunlardan dolayı (hesap günü) sorumlu tutulacaktır. (2) [İsrâ, 36]
Dipnotlar:
1) La takfu, “peşine düşme, ardınca gitme” anlamına (Ferrâ). İz sürücülük sanatına kıyâfe, bu işin uzmanına da kâif denilirdi. Bir önceki ayetle birlikte düşünüldüğünde yanlış ölçme ve değerlendirmenin yetersiz ya da yanlış bilgiden kaynaklandığını açıklayan bir ifade. Alternatif bir anlamı da şudur: “Bilmediğin bir konuda konuşma!”
2) Burada, “peşinden gitme” eyleminin bir sonuç olduğu, bunun öznesinin ise gözlem, bilgi ve bütün bunları ölçüp değerlendiren ve burada “akleden kalbe” karşılık gelen “gönül” olduğu dile getirilmektedir. Bunların sorguya çekilmesi, hesap gününde sahibi hakkında şahitlik yapacak olmasıdır ki, kulak ve gözlerin şahitliği Fussilet 22’de açıkça dile getirilir. Yine Kur’an diğer organların şahitliğinden de söz eder (24:24; 36:65). Ayetteki “gönlün sorumluluğu” ile Bakara 283’teki “kalbin günahkarlığı” arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Bütün bunlar, insan eyleminin çıkış noktasının tasavvur ve akıl oluşuyla açıklanabilir. Dolayısıyla sapmış bir eylemi düzeltmek, o eylemin merkezini düzeltmekten geçmektedir.
Geri bildirim: Bilmediğin şeyin ardına düşme – Oku, düşün, uygula